30 Mayıs 2005 |
|
. |
KAYITDIŞI EKONOMİ ARTIYOR - VERGİ TABANI YERİNDE SAYIYOR |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
I.GİRİŞ
Kayıtdışı ekonomi için; gizli ekonomi, elaltı ekonomisi ya da görünmez ekonomi gibi çok çeşitli kavramlar kullanılmaktadır. [1]
Mali mevzuatımıza göre, ilgili vergi dairelerine kayıtlı olmayan (vergi mükellefi olmayan) kişi veya kuruluşların tüm ticari işlemleri “kayıt dışı” olarak tanımlanmaktadır. Zira, kayıtdışı kesim aynı zamanda vergi-dışıdır da. Başka bir ifade ile, kayıtdışı ekonominin varlığı, kamu kesimi açısından, aynı boyutta olmamakla beraber, vergi kaybı anlamına da gelmektedir.
Kayıtdışı ekonominin nedenleri ve çözüm yolları bellidir. Kayıtdışılıkla mücadele bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, yerel yönetimler, sendikalar ve ülkesini sevenlerle işbirliği içine girmelidir. Kayıtdışının önlenmesi, vergi gelirlerimizin yüzde 70’ini adil olmayan dolaylı vergiler yerine, daha adil olan beyana dayanan vergilere dönüşmesini sağlar.
Kayıtdışı alan, tanımlanması oldukça muğlak, içiçe geçmiş çeşitli faaliyetlerden oluşmaktadır. Çok çeşitli ölçüm yöntemleri hem kendi içinde hem de birbirleri ile karşılaştırıldığında, bu amaca yönelik yöntemlerin henüz tam olarak geliştirilmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Vergi Tabanı ise; yukarıda tanımlanan kayıtdışı ekonomik sonuçlar, izlenen ekonomik ve vergi politikaları sonucu genişleyemiyor veya büyüyemiyor. Bazı görüşlere göre de; kayıtdışı alanların tümü ile vergi dışı olduğu kabulü doğru değildir. Sadece dolaylı vergiler değil, fakat dolaysız vergiler alanında da kayıtdışı faaliyetler, piyasa içi yansıma süreçleri ile yük almaktadır. Vergiye yönelik kayıt dışı rakamları ve tespit sonuçları farklı şekillerde kamuoyuna yansımaktadır. Bu tespitler çok net bir sonuç vermemekle beraber global olarak ekonomik hareketlerin en az yarısının kayıt dışında kaldığı söylenebilir. Son günlerde gündemde yer alan ve gazetelerin ekonomi sayfalarında ön plana çıkan, ekonomi dergilerinin kapağını oluşturan “kayıtdışı ekonomi ve vergi tabanı” konusu ciddi bir şekilde tartışılacak gibi görünmektedir.
II. KAYITDIŞI EKONOMİ
Kayıtdışı Ekonomi Artı 2004 yılı vergi denetim sonuçları açıklandı. Verilere göre Türkiye’de kazanılan her 100 liralık gelirin sadece 40,5 lirasının vergisi ödeniyor. Hesap Uzmanları Kurulu 60.kuruluş yıldönümü nedeniyle bugün düzenleyeceği panel ile kayıtdışı ekonomi raporunu açıklayarak konuyu yeniden tartışmaya açacak. [2]
Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının 2004 yılında gerçekleştirdikleri denetimlerde her yüz liralık gelirin 46 lirasının beyan edilmediği saptandı. Yaklaşık 154 bin mükellefe ait 22 katrilyonluk matrah incelendi ve 18 katrilyonluk matrah farkı bulundu. [3]
Maliye Bakanlığı denetim elemanları ile vergi dairesi müdürleri tarafından yapılan vergi inceleme sonuçları 2004 yılında da vergi kaçağının yüksek boyutlarda olduğunu ortaya çıkardı. Vergi denetim elemanlarınca 2004 yılında 55.256 mükellefi inceledi. Vergi dairesi müdürlerinin de yaptığı incelemeler ile sayı 153.881 mükellefe yükseldi. Bu dönemde toplam 22 katrilyon 124 trilyon liralık matrah incelemeye konu oldu. Bu matrah üzerinden 18 katrilyon 712 trilyon lira matrah farkı bulundu. 2004 yılında Vergi Denetmenleri ve Yoklama Yetki Belgesi’ne sahip memurlar tarafından yapılan yaygın ve yoğun vergi denetimlerinde; 3.176.412 mükellef denetlendi, 51.611 yeni mükellefiyet tesis ettirildi, 2.789 iş yerinde fiili envanter yapıldı ve 18.997 iş yerinde hasılat tespiti gerçekleştirildi. Bunun sonucunda 64 trilyon liralık usulsüzlük cezası kesildi.
2004 yılı vergi denetim sonuçları aşağıdaki gibi açıklanmış bulunmaktadır
Kaynak: Gelirler Genel Müdürlüğü
Kayıtdışı Ekonominin Oluşum Nedenleri
Kayıtdışı ekonominin nedenleri, ele alınan ekonomik olayların özelliklerine göre farklı şekilde tanımlanıp sınıflandırılabilir. Böyle bir tanımlama ve sınıflama gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyük farklılık göstermektedir. Kayıtdışı ekonomiyi gelişmiş ekonomiler bağlamında ele alan yazarlar genelde iki önemli neden ileri sürmekteler.Bunlardan birincisi vergisel faktörler, ikincisi ise kamunun vergi-dışı müdahale ve yasaklamalarıdır. [1]
Vergi oranlarının vergi kaçırmadaki etkisinin bertaraf edilmesinde vergi idaresinin rolü açıktır. Vergi idaresi yükümlüleri ne derece yakından izleyebilirse, vergi dışına çıkma eğilimi de o derece azalır. Vergi idaresinin yükümlüleri vergi sonrası olduğu kadar vergi öncesi aşamada da izlemesi çok önemlidir. Bilgisayar destekli yaygın ve yatay denetimli devamlı izleme ağının varlığı, salt vergi sonrası yapılan detaylı incelemelerden daha da önemlidir. Vergi cezalarının yüksekliği de, açıktır ki, vergi dışına çıkışlar üzerinde negatif etkisi olan bir faktördür. Vergi cezalarının yüksekliği özellikle yakalanma olasılığının düşük olduğu koşullarda kayıt dışına kaymada önemli olmaktadır.
Kayıtdışı ekonominin oluşmasına neden olan diğer bir faktör de, devletin ekonomiye yasaklayıcı ve/veya düzenleyici müdahaleleri sonucunda, bu tür müdahalelerden kaçınmaya çalışanların kayıtdışı alana kaymalarıdır. Devletin ekonomiye yasaklayıcı veya düzenleyici müdahalesi sonucunda oluşan kayıtdışı sektör daha çok yasadışı ekonomi alanının genişletilmesine katkıda bulunur.
III. VERGİ TABANI
Vergi Tabanı Yerinde Saydı Ekonomide yaşanan gelişmelere rağmen Türkiye’de faal mükellef sayısında artış yaşanmıyor. Beyana dayalı vergi sisteminin temelini oluşturan gelir ve kurumlar vergisi mükellef sayıları adeta yıllardır yerinde sayıyor. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler ise vergi mükellefi sayısını geriletti. Türkiye yıllardır vergi tabanını genişletememenin sıkıntısını yaşıyor. 2000’li yıllara kadar gerçekleşen küçük çaplı vergi mükellefi artışı kriz dönemiyle birlikte tekrar düşüş gösterdi. Küçük artış ve azalışların dışında vergi mükellefi sayısında önemli bir değişim yaşanmıyor. 2004 yılında Gayri Safi Milli Hasıla yüzde 9,9 büyüme gösterirken gelir vergisi mükellef sayısı ise ancak yüzde 2,1 artış gösterdi.kurumlar vergisi mükellef sayısı son dört yılda yüzde 7,9 ve son yılda, yüzde 4,2 artış gösterdi. 2004 yılı itibariyle basit usule tabi mükellef sayısı 814 bin oldu. Basit usule tabi mükelleflerin yıllık ödediği vergiler bir asgari ücretlinin aylık ödediği gelir vergisi sayesinde bulunuyor. 2004 yılı sonu itibariyle 2 milyon 230 bin oldu. Son bir yılda ise Katma Değer Vergisi mükellef sayısı ancak yüzde 3,9 oranında artabildi.
Kaynak: Türmob Yayın Organı, Bilanço Dergisi, Sayı 103, Mayıs 2005
IV. SONUÇ:
Vergi sistemimizde tek tek vergi konularıyla ilgili düzenlemeler yapmak yerine, sistemin bütününü ele alan koordineli bir vergi reform hareketi önemli avantajlar sağlayacaktır. Vergi tabanının genişletilmesi ve vergi oranlarının düşürülmesi, gelişmekte olan ülkelerde yapılan herhangi bir vergi reform girişiminin en başta gelen amacı olmalıdır. Özellikle Katma Değer Vergisi, gelişmekte olan ülkelerde satış vergileri reformunun en önemli unsuru olarak biçimlendirilmelidir.
Ekonomik göstergelerimizde çok sayıda olumlu gelişme bulunuyor. Gayri Safi Milli Hasılamız artış eğilimini sürdürüyor. Kişi başına gelirimiz 4 bin dolara yaklaşıyor. Ekonomide büyüme son üç yıldır son derece iyi bir performans sergiliyor. Enflasyon tek haneli oranlara geriledi. Kredi değerlendirme kuruluşları notumuzu arttırdı. İhracatımız rekor kırıyor. Merkez Bankası döviz rezervi son derece rahat bir düzeyde bulunuyor. Konsolide bütçe borç stoklarımızdaki artış hızı kırıldı. Faizler arzu edilen seviyelere indi. Bu olumlu göstergeleri daha da sıralayabiliriz. Peki Türkiye giderlerini neden vergileri ile finanse edemiyor? Bunun sebebini hepimiz çok iyi biliyoruz. Vergi sistemimiz baştan sona büyük sorunlarla doludur. Vergi kanunları açık, uygulanabilir bir şekilde yeni baştan hazırlanmalıdır. Vergi oranları ödenebilir seviyeler çekilmeli, hamiline çek, senet sistemden çıkartılmalı, ödemeler banka sisteminden geçirilmeli, vergi adedi azaltılmalı, verimsiz vergiler kaldırılmalıdır. Muafiyet ve istisnalardan kurtulmalıyız. [4]
Vergi ve kayıtdışılık birbirini besleyen ve güçlendiren süreçlerdir. Vergi, sistemi kayıtdışına iterken, kayıtdışı kesimlerin genişlemesi de vergilerin ağırlaşmasına yol açmaktadır. Kayıtdışı alanların genişlemesi fiili vergi tabanını daralttığından dolayı, gerekli vergi gelirlerine ulaşabilmek için vergi oranlarının yükseltilmesi zaruri olur. Bu süreç, kayıtdışılık ile birlikte yüksek vergi oranlarının ve sonuçta da, daha büyük kayıtdışı alanların oluşmasına neden olur.
DİPNOT VE KAYNAKLAR
[1] Prof.Dr.İzzettin ÖNDER, İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Kayıtdışı Ekonomi Ve Vergilendirme, Ekim 2000-Mart 2001 [2] 27,05,2005 Tarihli Günlük Gazete Ve Ajanslar [3] Türmob, Aylık Yayın Organı, Bilanço Dergisi, Sayı 103, Mayıs 2005 [4] Mehmet TİMUR, TÜRMOB Genel Başkanı, 15.Olağan Genel Kurul Toplantısındaki Konuşması
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Serbesti Caddesi, Şekerpalas Apt. No: 1/6 Yeşilköy, Bakırköy-İSTANBUL Tel: 0 212, 662 00 47 (3 Hat) Faks: 0 212, 573 49 78 |