20 Aralık 2005  

.

MALİ DİSİPLİN - VERGİ İLİŞKİSİ VE BAĞLI SORUNLAR 

I. GİRİŞ:

 

2006 yılına girmekte olduğumuz şu sıralar vergi konusunu gündemde tutmak, mali disiplin ve vergi ilişkisi konusunda eleştiri ve öneriler sunmak yazımız konusunu teşkil etmektedir. Ülkemizde genellikle yılın sonlarında ve gelecek yılın başlarında vergi konusu önemli gündem maddesi olmakta, vergi kanunlarında değişiklikler yapılmakta, yeni vergiler ihdas edilmekte, bazı vergiler  de kaldırılmaktadır. Burada değişiklikler kadar, bu değişikliklerden beklentiler de o kadar önem taşır.

 

Günümüzde kamu harcamalarının azaltılması yönündeki yoğun gayretlere rağmen, GSMH içindeki payı hala yüksektir. Artan kamu harcamaları finansmanının temini ise, hükümetlerin çözmesi gereken en önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Kamu harcamalarının finansmanında ise en büyük payı şüphesiz vergi gelirleri oluşturmaktadır. Ülkemiz kamu maliyesinde yaşanan temel sorunlar; kısaca kamu kesiminin borçlanma gereği kamu harcamaları ve kamu gelirleri cephesinde yaşanan disiplinsizlik olarak öne çıkmaktadır.

 

Mali disiplin; kamu gelirleri ve kamu giderlerinin birbirine denk olmasını ifade etmektedir. Burada kastedilen sadece konsolide bütçe denkliği değil, bütçe gelir ve giderlerinin birbirine denk olması dışında sosyal güvenlik kuruluşları, yerel yönetimler, fonlar, döner sermaye ve KİT’lerin bütçelerini de içine alan tüm kamu gelir ve giderlerinin denkliğidir.

 

Şüphesiz mali disiplinsizliğin farklı nedenleri vardır. Mali disiplin ve disiplinsizliğin tarihsel gelişimi dünyanın bir çok ülkesinde aynı seviyelerde seyretmiş olup, ülkemizdeki durum da dünyadaki bir çok ülkesindeki gelişmelerden çok farklı olmamıştır. Ülkemizde mali politikaların tarihsel gelişimi özetle; durgunluk dönemlerinde artırılan kamu harcamalarının ekonomik canlanma ile birlikte kısılmadığı ve bu dönemlerde azalan vergi gelirlerinin, vergi oranları artırılarak ve yeni vergiler konularak giderilmeye çalışıldığı gözlenmiştir. Bu sürecin temel sebebi politiktir. Seçim öncesinde oylarını arttırmak kaygısıyla  vergi oranlarını indirip kamu harcamalarını artıran siyasi iktidarlar, seçim sonrasında artan kamu açıklarını finanse etmek için vergi oranlarını tekrar artırmaya başlamışlardır.

 

Maliye politikası;  devletin, ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşılmasını sağlamak üzere, vergi alma ve harcama yapmak suretiyle ekonomik yaşama yaptığı müdahalelerdir. Maliye politikasının uygulanmasındaki temel unsurlar; 

  • Devlet Harcamaları
  • Devlet Borçları
  • Vergiler

olmak üzere üç önemli başlıkta toplanmakla birlikte;

  • Gelir dağılımını etkileyen politikalar,
  • Yatırım harcamalarında izlenen politikalar,
  • Sosyal amaçlı harcamalarda izlenen politikalar

olmak üzere devlet harcamaları da üç önemli başlık olarak öne çıkmaktadır.   

 

II. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN SORUNLARI, BEKLENTİLER VE ÖNERİLER:

 

Ülkemizde uzun yıllardır yaşanan mali disiplin, kayıt dışı ekonomi ve vergi sorunu, 21. yüzyılın 2006’sına girilirken önemli gündem maddesi olarak yerini ve geçerliliğini korumaktadır. Yukarıda yazımız girişinde de belirtildiği gibi, vergi sorunu mali disiplinin doğal sonucudur. Bu yazımızla mali disiplin konusunu bütün boyutlarıyla ele almak yerine, mali disipline katkısı olması düşüncesiyle vergi konusunda bazı görüş ve önerilerimizi dile getirmemiz mümkündür.

 

İdeal bir vergi sisteminin taşıması gereken özelliklerinin başında vergileme ilkeleri gelmektedir. Tarih boyunca çeşitli iktisatçı ve maliyeciler tarafından birtakım vergileme ilkeleri ortaya konulmuştur. Bu ilkelerden yola çıkarak 21. yüzyılda Türkiye’de dünyadaki gelişmeler ışığında vergi sisteminin uyması gereken temel ilkeleri şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Açık ve anlaşılır olmalıdır.
  • Uygulaması basit olmalıdır.
  • Adil olmalıdır.
  • Etkinlik ilkesine uygun olmalıdır.
  • Kimseye ayrıcalık sağlamamalıdır.
  • Tarafsız olmalıdır.

Vergi sistemimiz gelir, servet, tüketim ve dış ticaret üzerinden alınan vergilerden oluşmaktadır. Türk vergi sisteminin temelini gelir üzerinden alınan vergiler oluşturmaktadır. Vergi sistemimizde çok sayıda vergi, fon ve harç adı altında getirilmiş yükümlülükler bulunmaktadır. Bu durum, sistemin hem karmaşık olmasına hem de vergi yükünün ağırlaşmasına neden olmaktadır. Vergi oranları yüksektir ve mükellefler üzerindeki vergi yükü ağırdır. Vergi yükünün dağılımı da adaletsizdir. Bu yük özellikle ücretliler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ağır vergi yükü vergi kaçakçılığına, vergiden kaçınma olaylarına diğer bir ifade ile kayıt dışı ekonomiye neden olmaktadır. Ağır vergi yükünün tasarrufları, yatırımları ve istihdamı olumsuz yönde etkilediği unutulmamalıdır.

 

Vergi sistemimizde dolaylı vergiler ağırlıktadır. Bu durum vergi sisteminde adaletsizliğe neden olmaktadır. Türkiye'de 1985 yılına kadar vergi sisteminde dolaysız vergiler ağırlıkta iken, 1985 sonrasında uygulamaya konulan KDV'nin, dolaylı vergilerin payını artırdığı gözlenmiştir.

 

Vergi sistemimizde en sık karşılaşılan olaylardan biri de vergi kanunlarının sık sık değişmesidir. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle ayrıcalık yaratılmaktadır. Aynı şekilde vergi mükelleflerinin vermek zorunda oldukları beyanname sayısı fazla ve beyannameler çok karmaşıktır. Mevcut vergi sistemi ve bürokratik işlemlerle birlikte ülkemizde vergi dairelerinde de önemli sorunlar yaşanmaktadır. 

 

Türk vergi sisteminde yaşanan bu sorunlar, vergi sistemimizin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Türk vergi sisteminde yapılacak bir reformun vergi oranlarını, vergi kaynağını, vergi türünü ve vergi kanunlarını hedef alması gerekir.

 

Bazı Öneriler:

 

Tüm vergi kanunları günün koşullarına göre yeniden gözden geçirilmeli, sadeleştirilmeli ve aşağıdaki hususlar kapsamında ciddi değişiklik ve düzenlemelere gidilmelidir.  

  • Sağlıklı beyanların yapılması, meslek mensuplarının iş yükünün azaltılması amacıyla, vergi beyannameleri basitleştirilmeli, bazıları birleştirilmeli, dönemleri yeniden belirlenmeli, başta KDV beyannameleri olmak üzere sorumlu sıfatıyla verilen tüm beyannameler üçer aylık dönemler halinde beyan edilmeli, Gelir ve Kurum Geçici Vergi beyannameleri ise altışar aylık dönemler halinde yılda iki kez beyan edilmelidir.  
  • Vatandaşlık kimlik numarası esas alınarak, 18 yaş ve üzeri tüm vatandaşların yıllık gelir vergisi beyanında bulunmaları sağlanmalıdır. Kanunların suç saydığı harcamalar dışındaki tüm harcamaların vergi beyanlarında dikkate alınarak vergi matrahlarından indirim hakkı tanınmalıdır. Servet ve harcamaların kaynağının açıklanması için gereken alt yapı ve düzenleme yapılmalıdır.  
  • Gelir ve Kurumlar vergisi oranları düşürülmeli, muafiyet ve istisnalar azaltılmalı ve zamanla kaldırılmalıdır. Ücretliler üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Belge düzeninin yerleştirilmesi, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesini önlemek için özellikle genel KDV oranı indirilmelidir. 
  • Katma Değer Vergisinde indirim ve iade esasları yeniden düzenlenmeli. Özellikle, indirilemeyen, iadesi  ve mahsubu gereken KDV esasları günün koşullarına uyarlanmalıdır. Sonraki dönemlere devreden yüksek tutarlardaki KDV nin belli miktarı aşan kısmı için yıl sonlarında YMM raporları veya inceleme elemanı raporları ile diğer vergi borçlarına mahsup hakkı tanınmalıdır. 
  • Vergi denetim mekanizması etkin ve yaygın bir şekilde çalıştırılmalıdır. Özellikle, denetimin bazı kademelerinde Yeminli Mali Müşavirlerden yararlanılmalıdır. Vergi, muhasebe ve denetim sahasında önemli görev ve fonksiyonlar üstlenen 3568 sayılı SM, SMMM, YMM yasası yeniden gözden geçirilerek günün koşullarına göre gerekli değişiklikler bir an önce yapılmalıdır. Özellikle, vergi yasalarının ilgili maddelerinde 3568 sayılı yasa gereği görev yapan meslek mensuplarının fonksiyonları yeniden düzenlenmelidir.
  • Belge düzenlenmesi ve tüm muhasebe kayıtlarının elektronik ortamda ve entegre paket programlar aracılığı ile yapılması sağlanmalı, ilgili bilgisayarlı muhasebe programlarının kullanım usul ve esasları Maliye Bakanlığı’nca takip ve denetime tabi tutulmalı, ayrıca bu programların kullanım ve denetimine yönelik yetki ve şifrelerinin, belli sorumluluklar dahilinde ilgili mükellefin sözleşmeli Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir’ine de verilmelidir.

III.SONUÇ:

 

Ülkemizde mali disiplinsizliğin önemli boyutlarda olduğu görülmekte ve kabul edilmektedir. Bu konuda önemli bir kesim, yıllardır ortak sorunu ortak dil ile ifade etmektedirler. Ancak, kalıcı ve uygulanabilir çözümlerin hayata geçirilmesi noktasında farklı uygulamalar ve görüşler günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Ortak dil ve ortak sorun ise, kamu gelir ve giderlerinin disiplin altına alınmasıdır.

 

Yakın bir zamanda yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde Sayıştay’a verilen performans denetimi yetkisi ile vergi alanında yapılacak bu tür denetimler, vergi kayıp ve kaçakların önlenmesi konusunda etkili olabilecektir. Nitekim, “Vergi Kayıp ve Kaçaklarının Önlenmesinde Sayıştay’ın Rolu” isimli Sayıştay raporlarında; etkin bir vergi idaresini aşağıdaki önemli başlıklar ile dile getirmektedir.  

  • Vergi maliyetinin düşürülmesi
  • Vergi idaresinde sunulan hizmetlerin kalitesinin arttırılması
  • Mükelleflerin vergi yasalarına uyumunun sağlanması

Hedeflerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.  

 

Mali disiplinin sağlanması, kamu harcamaları ile kamu gelirlerinin disiplin altına alınmasını zorunlu kılmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde yıllardır “vergi reformu” adı altında yapılan bir çok düzenlemenin vergi sistemimizin iyileştirilmesi yönünde yeterli olmadığı açıktır. Bu nedenle vergi sistemimizin ideal bir vergi sisteminde olması gereken açıklık, basitlik, adalet, etkinlik ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

 

Öte yandan, AB ilerleme raporunda da; Türkiye, vergi idaresini modernize etmeye ve vergi toplama kapasitesini güçlendirme çabalarına devam etmelidir  ifadesi yer almaktadır.

 

Mevcut hükümetin katkılarıyla son yıllarda bir çok yasada yapılan değişiklik ve düzenlemeler ile bunun sonucu olarak sağlanan ekonomik istikrarın sağlıklı sonuç vermesi açısından başta vergi kanunları ve buna bağlı diğer mevzuatta ciddi ve köklü değişikliklerin yapılması gereklidir. 2006 yılına girilirken, gerek hükümetin beyanları ve gerekse kamuoyuna yansıyan, 2006 yılı gelirlerine uygulanmak üzere, gelir vergisi oranında 5 puan, kurumlar vergisi oranında 10 puan düşürülmesinin beyanatları ve bu doğrultuda yapılacak yasal düzenlemeler yerinde ve olumlu adımlardır. Ancak bugünün mevcut durumu için yeterli olmayıp, vergi mevzuatı ve uygulamalarında gerekli alt yapının hazırlanarak köklü bir değişikliğin yapılması halinde, ülkemizde mali disiplin sağlanacak ve bu da ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarını çözme noktasında atılmış önemli bir adım olacaktır.

 

Serbesti Caddesi, Şekerpalas Apt. No: 1/6 Yeşilköy, Bakırköy-İSTANBUL    Tel: 0 212, 662 00 47 (3 Hat)    Faks: 0 212, 573 49 78